- durumundaki gibi
- in the case of
Turkish-English dictionary. 2013.
Turkish-English dictionary. 2013.
kına gibi — çok ince (toz durumundaki şey) Kına gibi derler o taraflarda iyi işlenmiş topraklara. N. Cumalı … Çağatay Osmanlı Sözlük
angarya — is., Rum. 1) Bir kimseye veya bir topluluğa zorla, ücret vermeden yaptırılan iş, yüklenti Hiç kimse zorla çalıştırılamaz. Angarya yasaktır. Anayasa 2) Kölelik düzeninde köylünün derebeyine yaptığı zorunlu ücretsiz hizmeti 3) Savaş durumundaki bir … Çağatay Osmanlı Sözlük
ay ışığı — is. 1) Ayın yeryüzüne verdiği ışık 2) Ayın dolunay durumundaki parlak durumu, mehtap Asfalt cadde, ay ışığında sessiz akan bir dere gibi uzuyor. H. Taner Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller ay ışığında ceviz silkilmez … Çağatay Osmanlı Sözlük
gelmek — den, e, nsz, ir 1) Bir yere gitmek, ulaşmak, varmak Gurbetten gelmişim yorgunum, hancı. B. S. Erdoğan 2) Geriye dönmek ... adamı Ödemiş ten aldım geldim, her masrafını çektim. N. Cumalı 3) Oturmaya, ziyarete gitmek Dün akşam amcamlar bize geldi.… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kelli — e., hlk. Sonra edatı gibi, çıkma durumundaki sözlerin ardı sıra geldiğinde birbirine bağladığı iki yargıdan birincisini zorlayıcı bir sebep olarak gösteren bir söz Sen meram ettikten kelli, tekeden süt çıkarırım, ağam! diyordu. Halikarnas… … Çağatay Osmanlı Sözlük
külçe — is., mdn., Far. kulīçe 1) Eritilerek kalıba dökülmüş maden veya alaşım On kiloluk altın külçesi. 2) sf. Eritilerek kalıba dökülmüş olan Yüzlerce yıllık gözyaşı, bir külçe altına değmez. F. R. Atay 3) Yığın durumundaki nesnelerin oluşturduğu küme… … Çağatay Osmanlı Sözlük
sap — is. 1) Bitkinin dal, yaprak, çiçek vb. bölümlerini taşıyan, ağaçlarda odunlaşarak gövde durumunu alan bölüm 2) Çiçek veya meyveyi dala bağlayan ince bölüm, sak Armudun sapı. Gülün dikenli sapı. 3) Bir aracı tutmaya yarayan bölüm Bir küçük… … Çağatay Osmanlı Sözlük
tırnak — is., ğı, anat. 1) İnsanda ve birçok omurgalı hayvanda parmak uçlarının dış bölümünü örten boynuzsu tabaka Zarfın ucunu tırnağımla yırttım. A. Gündüz 2) Kanca gibi araçların kıvrık yeri 3) den. Gemi demirinin ucundaki yassı parça 4) Ciltçilikte… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yaldız — is. 1) Eşyaya altın veya gümüş görünüşü vermek için kullanılan, sıvı veya yaprak durumundaki altın, gümüş ve bunların taklidi olan madde Boya değil, altın yaldız vursan manda gözü gibi donuk duruyor. B. Felek 2) Bu madde ile eşyalara yapılan süs… … Çağatay Osmanlı Sözlük
yalın kelime — is., dbl. Anlamlı olarak daha küçük parçaya bölünemeyen, kök durumundaki kelime, basit kelime: Ev, gel, ayak gibi … Çağatay Osmanlı Sözlük